Ülke bölünsün istiyorum

Devlet hiçbir zaman Allah’ın gölgesi olmadı yeryüzünde. Vatan sevmek de imanın rüknü değildi. Milliyetçiliğin müspeti yoktu, yalanın beyazı pembesi olmadığı gibi.

Devletin memuru olmak revaçta olduğu gibi devletin imamı olmak da revaçtaydı devletin Müslümanı olmak da artık devletin nurcusu olmak da.

Devlet her zaman rant ve bu rantın etrafında kümelenmiş bok böceklerinin toplamıydı. Hiçbir zaman makul ve makbul olmadı. Kutsal olmaktan o kadar uzaktı ki kendi kutsallarını “yarattı”. Sunaklarını inşa etti. Kurbanlar istedi.

Makbul, muteber bulunmak nefsi hoş eden lezzetli bir illetti. Hedefini şaşan hissiyat Allah’a kul olacağına devlete köle oldu. Makbul, muteber köleler. En mühim ibadeti ise sükut idi.

Oğlu 20 yaşında dağlarda sebepsiz öldürülse susmak.

Aynı oğlu ölmeyip kardeş katili olsa susmak.

Komşusu vahşice katledilse susmak.

Dini ayaklar altına alınsa, alimleri önce asılıp sonra yargılansa susmak.

Hakkını vermek lazım 80 yıldır ibadetinden şaşmayan bir toplum olduk. Tavşana kaç tazıya tut, diyen devleti bir kez olsun bile sorgulamadık. Devlet ile ayet çeliştiğinde ayeti devlete göre tevil ettik. Hakim devletin makbul kulları olarak 80 yılı devirdik.

Hiçbir günahkar bir başkasının günahını yüklenemezken biz 3.000 Ermeni’nin günahını 925.000 Ermeniye, 4.000 Kürdün günahını 10 milyon Kürde* adalet olmaksızın ödeten devlete ses etmedik.

Bugün devlet aklı Kürtlerin haklarını teslim etmek için bile ayak sürüyor. Biz yine susuyoruz. Silahlar sustuğu halde -ki silahların susmaması dahi hakların teslimi için mazeret değildi- aman ülke bölünür mü diye hakları askıda, halkları hapislerde tutan devleti kutsuyoruz.

Ülke bölünür mü bilmiyorum, ama daha haklarını gasp ettiğimiz milyonlar haklarını isteyecekler ve alacaklar. 1915′te katledilen Ermeniler de 1938′de zulmedilen Dersimliler de 1955′te malına canına ırzına göz dikilen Rumlar da haklarını alacaklar. Irkçı, katil, zalim devletin Müslüman sahipleri dinlerine ve onun adaletine sahip çıkarlarsa bu dünyada güzellikle olur. En olmadı Mahkeme-i Kübra bunun için var.

Halbuki, şu memlekette o merhamet, o nâmusa lâyık binden biri yapılmıyor; zâlim izzetinde, mazlum zilletinde kalıp, buradan göçüp gidiyorlar. Demek bir mahkeme-i kübrâya bırakılıyor.**

—————–
*Mesele sayılar değil, ortalama sayılar bunlar.

** Sözler, sf 54

Yazıyı Paylaş


Tags :

Bir Cevap Yazın

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>