Bu defa, bir önceki yazıda kısaca değindiğim “New Age Hizmet Grupları” üzerine bir kaç kelam edeceğim.
Risale-i Nur Talebeliğinin önce Nurculuk adıyla, daha sonra ise bölünerek başka isimlerle “cemaat”leşmesi, Bediüzzaman’ın vefatından sonra gerçekleşti. Bediüzzaman’ın hizmetinde bulunan talebeleri özellikle Zübeyir Gündüzalp’in öncülüğünde bu süreci ihdas ettiler.
Bu süreç zarfında bir yandan Risale-i Nur Külliyatı’nın neşri için çalışılırken, öte yandan Kur’an hakikatlerini geniş toplum kesimlerine ulaştıracak yayıncılık faaliyetlerine girişildi.
Mihrab, Sözler, Yeni Asya Yayınları; Tasvir, Hür Adam, Zülfikar, Yeni Asya gazeteleri bu girişimin ürünlerinden bazıları. Yine bu amaç doğrultusunda dergiler yayınlandı, vakıflar kuruldu.
Bu zaman zarfında, sebeplerini burada tartışmayacağımız çatışmalar yaşandı. Bu çatışmalar sırasında karizmatik liderlerin etrafında kümelenen cemaat mensupları, yeni müesseseler kurarak, Nur dairesi içinde ve fakat başka bir cemaat olarak yollarına devam ettiler.[1]
Tam burada bir tespitimi paylaşmak isterim. Şöyle ki: yukarıda bahsettiğim bölünmelerin sonuncusu 1990 yılında Yeni Asya-Yeni Nesil hadisesiyle gerçekleşti. O tarihten bu yana Nur Talebeleri arasında çatışmalar devam etti, kopuşlar yaşandı, yeni müesseseler kuruldu ama hiç biri gerçek anlamda bir bölünme olmadı. Bu durumu açıklayacak pek çok nedenden biri karizmatik liderlerin tükenmesi ise, diğeri de özgürlük bilincinin gelişmesidir.
Zamanın ruhu, her alanda olduğu gibi Nurculuk içinde de geleneksel olanı—en azından—sarsmaya başladı kaçınılmaz olarak.
Risale-i Nur ile muhatap olan nisbeten eğitimli ve genç yeni kuşaklar, cemaatin merkezi otoritesinin propaganda ettiği resmi görüşü dış ortamlarda çek etme imkânına sahip oldular. Özellikle iletişim imkânlarının gelişmesi, farklı bilgi ve yorumlara kolayca ulaşılabilir olması zihinlerde yeni pencereler açtı. Bu durumun beslediği farklı yorum ve itirazlar sözünü ettiğimiz kitleyi ait olduğu cemaatin çeperine doğru itti. İçeride mutlu ve mutmain olamayan ama Risale-i Nur’dan da kopmak istemeyen fertler, kendilerine dışarıda başka bir dünya kurma yoluna gittiler. Aynı ideali paylaşan, ortak vizyona sahip, birbirinin dilinden anlayan Nur Talebeleri küçük gruplar halinde ders halkaları oluşturmaya başladılar. Fakat bunu yaparken yeni bir cemaat kurmadılar.
Peki ne yaptılar?
Vicahen bir araya gelebilecekleri bir dershanenin[2] yanında asıl hizmet mecrası olarak interneti kullanmaya başladılar. Bloglar, haber ve video siteleri, sosyal medya mecraları ile internet muazzam bir hizmet alanı haline geldi.
Bu hizmet grupları akademik yoğunluklu çalışmalar yapanlardan tutun da gayet popüler bir dil kullananına kadar geniş bir yelpaze oluşturuyor.
Başlarken hiç hesapta olmayan bu uzun girişten sonra asıl konuya dönüp, son yıllarda sayıları artan ve hızla büyüyen hizmet grupları hakkında bir kaç hususu paylaşmak istiyorum.
Ben bunlara “New Age Hizmet Grupları” diyorum. Gençlere hitap ediyorlar. Sosyal medya hesapları yüzbinlerce kişi tarafından takip ediliyor. Paylaşımları binlerce beğeni ve paylaşım alıyor. Yaptıkları seminerlerde salonlar dolup taşıyor.
Bu grupların geleneksel Nur cemaatleriyle görünen bir irtibatları yok. Kurucuları geleneksel cemaatlerde yetişmiş olsa da yeni bir dil, üslup ve yöntem kullanıyorlar.
Şu sıralar bu “New Age hizmet grupları” geleneksel Nurcular tarafından şiddetle eleştiriliyorlar. Dil, üslup ve yöntemleri “Nurcuca” bulunmuyor.
Eleştirildikleri bir başka husus ise “cemaatsiz” oluşları. Oysa yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, bu gruplar cemaat kalıplarına sığmadıkları için dışardalar.
“New Age hizmet grupları”nı eleştiren Nur cemaatleri, öncelikle o genç kitlelere neden ulaşamadıklarını sorgulamalılar.
Sonra da ihlas ve uhuvvet düsturları çerçevesinde onlarda yanlış bulduklarını müsbet bir dille ifade etmeliler.
Aşağılayıcı, şeytanlaştırıcı, ötekileştirici bir dil ve üslubun faydası olmayacağı gibi genç kitleyle aralarındaki mesafeyi iyice açacaktır.
Bu kardeşlerimizin de kardeşlik hukuku içinde yapılan eleştirileri dikkate almalı faydalarına olacaktır.
Özellikle sosyal medyanın ve geniş kitlelerin teveccühünün ayartıcılığı karşısında teyakkuzda olmak gerekir.
Söylem ve eylemlerinin bir müminin vakarına ve şeametine uygun olmasına dikkat edilmelidir.
Vesselam.
[1] Bu cemaatlerin cemiyete dönüşmesi başka bir tartışmanın konusu.
[2] Nurculuk literatüründe hem öğrencilerin kaldığı hem de topluca Risale-i Nur okunan evlere verilen ad.
Gayet ölçülü ve sağlıklı bir yazı tebrik ederim. Biraz daha Risale-i Nur düsturları çerçevesinde incelenebilecek bir konu.