la1

RNK 102: Risale-i Nur’un dünya görüşünü anlamaya giriş

 

Bir fikre, bir görüşe hakiki teslimiyet, inanış ya da reddediş, ancak ve ancak o fikrin tahkikî bir analizi, eski tabirle mihenge vurulması neticesinde gerçekleşebilir. Fikrin tahkikî analizi ise, incelenen düşünce sisteminde, malumatı marifete inkilab ettiren metodolojinin/usûlün tespit edilmesi ile mümkün olur. Fakat, hiçbir zaman bir düşünce sistemi salt bir usûl veya metodoloji olarak kalmaz. Metodik farklılaşma gerçekleştiği nispette, eş zamanlı olarak, diğer düşünce sistemlerinden farklılaşan bir dünya görüşü de sunar. Düşünce sistemlerinde dünya görüşü, çeşitli kavram ve tasavvurlar tarafından ince ince dokunur. Bu dokuma işleminin sınırları ve çerçevesi, düşünce sistemine hâkim olan epistemolojik otorite tarafından belirlenir. Dünya görüşünü gözlemleyebileceğimiz en önemli doneler ise, o fikriyat içerisinde epistemolojik otorite tarafından konumlandırılan ve tanımlanan Yaratıcı-insan-alem ilişkisidir.

Risale-i Nurlarimandır, içinde bir fikriyat barındırır; ve bir usûldür – ki bu benim terkibimde RNK 101 dersine tekabül eder. “RNK 101: Risale-i Nur’un Usulünü Anlamaya Giriş”. Fakat, aynı zamanda bir dünya görüşüdür de. Ve bu dünya görüşünün anlaşılması, eserlerin anlaşılmasına ziyadesiyle katkıda bulunacaktır kanaatindeyim. Mamafih, bu türlü derinlemesine çalışmalarda, henüz başlangıç seviyesinde olduğumuzu her şeyden önce bir kabul edelim. Giriş mahiyetinde değerlendirilebilecek bu yazı, bir derdin, bir sancının, bir arayışın dışavurumundan öte bir şey değildir.

Önce epistemik otoriteden başlayalım. Risale-i Nur’un dünya görüşünün sınırlarını ve çerçevesini belirleyen epistemolojik otorite, kanaatimce,mana-yı ismî ve mana-yı harfî kavram çiftinin otoritesidir. Nursi’nin Yaratıcı-insan-âlem ilişkileri hususundaki tasavvurları, bu epistemik otoritenin sınırları içinde inşa edilir. Fakat müellifinin söyleminden de çıkarsanacağı üzere, Risale-i Nur’un dünya görüşü, müstakil bir dünya görüşü değildir. Bilakis o, Kur’andan istifade ederek, Yaratıcı, âlem ve insan ilişkileri hususundaki anladığı ve belirttiği tasvirler üzerine inşa edilir. Başka bir deyişle Risale-i Nur’lar, Kur’an’ın sunduğu görüş manzumesinin hizmetinde olan eserlerdir.

Arayışımıza devam edersek, Risale-i Nur’daki dünya görüşü incelemesi, Nursi’deki kainat algısının incelikli bir şekilde anlaşılması ihtiyacını ortaya koyar. Uzun süreler üzerinde tefekkür ettiğim ve hala devam eden tefekkürlerimi zorlayan “kitab-ı kebir-i kainat” kavramsallaştırması, bu ihtiyacın karşılanması için mühim ipuçları barındırır. Bu kavramsal terkipteki kozmik algının ve insanın ilişkiler ağındaki konumlandırılışının tespiti, Nursi’nin dünya görüşünü anlama yolunda büyük ehemmiyet arz ediyor kanaatindeyim.

Peki bu terkip içerisindeki kozmik algı ve insanın konumlandırılışı, ne tür analiz araçlarıyla ortaya çıkartılabilir? Yoğunlaşmamız gereken diğer kavramlar nelerdir?

Risale-i Nur’un sunduğu ve işlediği dünya görüşünün, yani kainat alemi ve insan alemi ilişkisinin en önemli unsurlarına temas etmek için, bu unsurları birbirine bağlayan bağlantıları netleştirilmesi lazım. Bu minval üzere, Nursi’nin dünya görüşünü dile getiren bir bütün ortaya koyabilmek için, bu konudaki analizlerimizi iki temel eksen üzerine oturtmamızın faydalı olabileceğini düşünüyorum. Birinci eksende, Risale-i Nur’da zaman, mekan, hareket, tahavvülat, iktiran, fiil ve tesir konularını ele almak; bu kavramlar ışığında nitelikli bir tevhid, vahdet, vahidiyet, vahdaniyet ve ehadiyet okuması gerçekleştirmek.  İkinci eksende ise, Risale-i Nur’da tasdik edici makama oturtulan ene/ben(lik) ile tefekkür aleti akıl ile masnuat arasındaki ilişkinin karakterini tahlil etmek. Birinci eksen bizi kainat alemi ve Yaratıcı ilişkisindeki muammaların analizine, ikinci eksen ise insan muammasının analizine değerli doneler sağlayacak. Tabiidir ki, bu iki eksen üzerinde araştırmalarımızı götürürken, yine Risale-i Nur’un bu ilişkilerdeki girift yönleri analiz etmek için geliştirdiği kavramlar üzerine yoğunlaşmak gerekecektir (ör:cüz-küll, cüzî-küllî, nazar-niyet gibi.)

Beklenen sonuç nedir? Araştırmadaki gaye nedir?

Öncelikle bu araştırmalar, Risale-i Nur’daki Allah, kainat âlemi ve insan âlemi arasındaki ilişkinin yönünü ve mahiyetini açığa çıkacaktır. Bu mahiyetin belirginleşmesi, Nursi’nin düşünsel olarak içinde yaşadığı âlem tasavvuru ve boyutları hakkında yeni yaklaşımlar tespit etmemize vesile olacaktır. Bu tespitler ise, bu tasavvur içinde inşa edilmekte olan şeyin (yani külliyatın hedefi/metodu v.b.)ne idüğünü anlaşılır kılacaktır.

Diyorum ki, tüm dikkatlerimizi ve mesaimizi, yukarıda belirtilen iki ana ekseni ve diğer tartışmaları da içinde barındıran mana-yı ismi ve mana-yı harfi teorilerini anlamaya harcayalım. İşe en baştan, daha dikkatli, daha sabırlı bir şekilde başlayalım. Adım adım, tembellik yapmadan, ihlasla, taleple dua edelim. Eminim ki bu iki kapsamlı teori üzerine kapsamlı yapılacak her çalışma,tüm boyutları ve dinamikleriyle hala bilgi üretimine zemin sağlayan Risale-i Nur’u “hâlâ anlaşılamamış” olandan, “henüz anlaşılmaya başlanan” bir eser statüsüne çıkartmaya vesile olacaktır.

Yazıyı Paylaş


Tags :

Bir Cevap Yazın

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>